NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
فُضَيْلٍ ح و
حَدَّثَنَا
يُوسُفُ بْنُ
مُوسَى
حَدَّثَنَا
أَبُو
أُسَامَةَ
عَنْ هِشَامِ
بْنِ عُرْوَةَ
عَنْ
عُرْوَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ اللَّهُ
عَنْهَا
قَالَتْ
كَانَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يُؤْتَى
بِالصِّبْيَانِ
فَيَدْعُو لَهُمْ
بِالْبَرَكَةِ
زَادَ
يُوسُفُ وَيُحَنِّكُهُمْ
وَلَمْ
يَذْكُرْ
بِالْبَرَكَةِ
Âişe (r.anha)'dan demiştir
ki:
"(Yeni doğan)
çocuklar Rasûlullah (s.a.v.)'e getirilirdi. (Hz. Nebi de) onlara bereketle dua
ederdi."
Ebu Davud dedi ki: Bu
hadisi bana rivayet eden diğer şeyhim) Yusuf (İbn Musa bu rivayette): "Ve
onlara tahnikte bulunurdu" (cümlesini de) ekledi. Fakat (Osman b. Ebî
Şeybe'nin rivayetinde bulunan "Onlara bereketle (dua ederdi"
cümlesini) rivayet etmedi.
İzah:
Tahnîk: Hurma ve
benzeri birşeyi ağızda çiğnedikten sonra
çocuğun damağını onunla ovmak demektir. İbn Hacer tahnikin çocuğu yemeye alıştırıp
takviye etmek için yapıldığını, tahnikte en uygun olan gıdanın kuru hurma
olduğunu, yokluğu halinde taze hurma veya tatlı birşey tatlılar arasında
evleviyetle anbali, bunlar da yoksa ateş değmemiş birşey olması gerektiğini
kaydeder.
Mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerif, yeni doğan bir çocuğun, ağzına konacak ilk gıdaya çok önem
verip bu işle Hz. Nebiin bizzat ilgilendiğini ifade etmektedir. Hz. Ali'nin
rivayet ettiği diğer bir hadis-i şerifte de "Hz. Nebiin torunu Hz. Hasan
doğduğu zaman, onun ağzına Hz. Ali'nin tesbit edemediği bir şey koyduğunu bu
sebeple de Hz. Ha-san'm Hz. Hüseyn'e nazaran daha bilgili olduğu ifade
edilmektedir.
İslam terbiyecileri bu
sünneti çocuğu bir âlime götürerek tahnik ettirmek suretiyle ibka ettirmişlerdir."
Bu sünnetteki hikmet
çocuğun ağız kaslarını, çene nahiyyelerini harekete geçirip kuvvetlendirmek ve
böylece anasının göğsnü daha çabuk tutmasını sağlamaktır. Ayrıca bunun ruh
üzerinde bir takım olumlu tesirleri düşünebilir. Bu bakımdan belirtilen
sünneti, takva ve salah ile bilinen, tanınan bir kişinin yerine getirmesi,
böylece çocuğun mübarek ve takva ile mevsuf bir kişilik kazanması bakımından
daha uygun olur.